Oyuncu Hülya Koçyiğit, Sultanbeyli Belediyesi tarafından düzenlenen söyleşide, Türkiye’yi dünyanın vicdanı olarak gördüğünü söyledi.
Suat Köçer‘in idaresini üstlendiği, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) önlemleri kapsamında belediyenin Facebook hesabından canlı olarak yayınlanan söyleşide Koçyiğit, ‘Hayatım Sinema’ başlıklı bir konuşma yaptı.
Anadolu Ajansı’nın (AA) aktardığına nazaran Koçyiğit, şanslı ve bu talihini da zorlayan bir oyuncu olduğunu belirterek, “Çok gerçek direktörlerle, çok gerçek projelerde birlikte oldum. O nedenle filmografime baktığım vakit ‘hep güzel ki bu sineması yapmışım’, ‘iyi ki bu sinema seyirci tarafından bu kadar ilgi görmüş’ diye düşünerek, kendime ‘iyi ki’ hisseleri çıkarıyorum” dedi.
‘Sinemada benim ana pozisyon daima bayan oldu’
Oynadığı birçok sinemanın seyircilerle bütünleştiğini ve Türk kültürünü yansıttığını aktaran Hülya Koçyiğit, şöyle devam etti:
- “Bu sinemalar yarının jenerasyonları için de birer örnek. Seyrettiğimiz bir sinemayla, birçoğumuzun hayatı değişmiştir diye düşünüyorum. Ya da onlara bir yol göstermiş, ışık olmuştur. Zira kendi yolumuzu bulana kadar, oburlarının geçtiği yolları da bilirsek, onların deneyimini kazanmış olarak adımlarımı atarız. Yani sinemalar, tiyatro yapıtları, okuduğumuz kitaplar bizi insan olmaya hazırlıyor.”
Koçyiğit, 1963 yılında girdiği Türk sinemasında bir müddet sonra deneyim kazandıkça ve yaşadığı toplumu, bayanları gözlemledikçe yer aldığı projelerden tatmin olmamaya başladığını aktararak, şunları anlattı:
- “Arayışlara girdim ve kendi kendime her vakit bayanı öne çıkarmak istedim. Zira bayan toplumun her şeyi. Bugün yer yüzünde yaşayan 7-8 milyar insan da varlığını bayana borçlu. O vakit bayanın kesinlikle sağlıklı, eğitimli, üretimde, idarede kelam sahibi olması gerekir. Bu nedenle sinemada benim ana pozisyon daima bayan oldu. (Filmlerde) en sıkıntılı bayan kesiti olan, kırsal alanda yaşayan haklarının bile şuurunda olmayan ve de sıhhatini koruyamayan bayanları işlemeye başladım. Daha sonra meslek bayanlarına da sıra geldi. Hedefim varlığımın ve sinemanın tesirinin birleşmesinden seyircilere bir katkıda bulunmaktı. Bunu ciddiye aldım. Bu arayışla senaryolar yazdırdım. Kendi sinema şirketim ‘Gülşah Sinema’yı kurdum. Üretimci oldum. Senaryo ve direktör seçtim. Bu sinemalar, seyircinin takdirini de kazandı. Ayrıyeten bana da hem ulusal hem de memleketler arası mükafatlar kazandırdı. O nedenle daima ‘iyi ki’ deme hakkım var. Canlandırdığım karakterlerin hepsi gerçek hayattan birer tanıdığımız ya da göz arkası ettiğimiz, kesinlikle seslerini duymamız gereken kadınlardı.”
‘Gerektiği vakit bu topraklara canımı, kanımı veririm’
Bugüne kadar çalıştığı tüm direktörlerin kendisi için birer öğretmen olduğunun altını çizen usta oyuncu, “Onlar bir nevi hayat öğretmeni oldular bana. Onlar toplumumu tanımamda da bana başkan oldular. Yol gösterdiler. Sinemanın ne kadar değerli bir lisan olduğunu, Türk kimliğini koruyarak uygar dünyada da var olunabileceğini, bunun yolunun da sanatla ulaşmak olduğunu, bilhassa de sinema sanatı olduğunu anlattılar” diye konuştu.
Koçyiğit, kendi periyodu içerisinde radikal denilebilecek projelerde yer aldığını, şahsî hayatı içerisinde de birebir istikamette hareket ettiğini lisana getirerek, şunları kaydetti:
- “Ben her zaman inandığımın ardında dururum ve inandığım şeyi de lisana getiririm. Gerektiği vakit bu topraklara canımı, kanımı veririm. Seve seve taşın altına elimi de koyar, risklere girerim. Bunda mantıksız, hayali bir risk yok. Kazanır mıyım, kazanmaz mıyım değil, bu ne olursa olsun bu ülkenin hayrınadır. Bu bir adanmışlık aslında. Ben 4 yıl devletin okuttuğu bir çocuktum. Bu ülkeye karşı borcumu hiçbir formda ödeyemedim, ödeyemeyeceğim de. Bu hislerle daima yaşadım. Ülkemin insanlarının daha keyifli, daha huzurlu olmaları için elimden ne gelirse diye birçok toplumsal sorumluluk projesinde seve seve misyon aldım ve hala da alıyorum. Ne kadar çok beşere dokunabilir, ne kadar çok insanın yüzünü güldürebilirsem, hiçbir şey yapamazsam bile hatırını sorsam tekrar memnun olurum.”
Konuşmasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan‘a karşı çok hürmet duyduğunu ve onu takdir ettiğini söz eden ünlü sanatçı, “Yaptığı doğruların yanında duruyorum. Zira ülkemi düşünüyorum. Ülkemle ilgili sorumluluk hissediyorum. Bu ülkeye katılan her bir damla benim için hürmet bedel. Münasebetiyle ülkesine böylesine bir sevda ile hizmet eden Cumhurbaşkanımızın olmasından çok büyük gurur duyuyorum. Bir insan yapıtlarıyla anılır. O da bu ülkenin her bir köşesine, geleceğe eserler bırakıyor. Tıpkı vakitte bütün dünyadaki mağdur insanlara da kucak açıyor ve hepimiz onlara yardım ediyoruz. Ben Türkiye’yi dünyanın vicdanı olarak görüyorum.” dedi.
1 saat süren yayını, yaklaşık 5 bin kişi izledi.
Bir Cevap Yaz